Ceza Genel Kurulu 2022/246 E. , 2022/371 K.
"İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Sanık ...’in kasten öldürme suçundan TCK’nın 81/1, 53, 63 ve 58. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin ... 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 25.10.2019 tarihli ve 255-374 sayılı resen istinafa tabi hükme yönelik sanık müdafileri ve katılanlar vekili tarafından da istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosyayı inceleyen ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince 24.03.2020 tarih ve 481-387 sayı ile, tekerrür uygulaması yönünden hükmün düzeltilerek istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bu kararın da sanık müdafisi ve katılanlar ... ile ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 01.06.2021 tarih ve 3279-9531 sayı ile;
"...Dosya kapsamına göre; sanık ile maktul arasında öldürmeyi gerektirir husumet bulunmadığı, olayın ani geliştiği, sanığın öldürme kastı ile hareket ettiğine dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK'nın 61. maddesindeki ölçütler ve TCK'nın 3. maddesindeki cezada orantılılık ilkesi gözetilerek temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılıp üst sınıra yaklaşarak belirlenmesi suretiyle TCK'nin 87/4-2. cümle maddeleri uyarınca hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde kasten öldürme suçundan hüküm kurulması,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
CMK'nın 304/2-a maddesi uyarınca dosyanın gönderildiği ... 3. Ağır Ceza Mahkemesi ise 07.09.2021 tarih ve 309-323 sayı ile bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın kasten öldürme suçundan cezalandırılmasına karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafisi ve katılanlar ... ile ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.12.2021 tarihli ve 131904 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile dosya 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 22.02.2022 tarih, 13263-1349 sayı ve oy çokluğuyla direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire çoğunluğuyla Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin kasten öldürme suçunu mu yoksa kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; hüküm kurulmadan önce usulüne uygun olarak Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki görüşünün alınıp alınmadığı, sanık ve müdafisine esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapma imkânı sağlanıp sağlanmadığı, hazır bulunduğu oturumda sanığa son söz verilip verilmediği ve buna bağlı olarak sanığın savunma hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
... 3. Ağır Ceza Mahkemesince bozmadan sonra yapılan yargılamada 07.09.2021 tarihli oturumda bozma ilamı okunarak duruşmada hazır bulunan sanık ve müdafileri ile katılanlar ve vekilinden bozmaya karşı diyeceklerinin sorulduğu, ardından Cumhuriyet savcısına bozmaya uyulup uyulmayacağı yönünden söz hakkı verildikten sonra, Cumhuriyet savcısından esas hakkındaki görüşü sorulmadan, hazır bulunan sanık ve müdafisine esasa ilişkin savunma yapma imkânı tanınmadan ve sanığa son sözü sorulmadan duruşmaya son verilip direnme kararına konu hükmün kurulduğu anlaşılmaktadır.
Ceza muhakemesinin amacı olan somut gerçeğin ortaya çıkarılması için delillerin duruşmada ortaya konulmasından sonra, bu delillerden sonuç çıkarma, yani tartışma safhası başlamaktadır. Böylece ortaya konulan delillerle ilgili taraflara 5271 sayılı CMK'nın 216/1. maddesinde belirtilen sıraya göre söz hakkı verilecek ve tartışma imkânı sağlanacaktır.
Delillerin tartışılmasında hazır bulunan taraflardan kimin hangi sıra ile söz alacağı, cevap haklarını nasıl kullanacakları ve duruşmanın en son kimin sözü ile bitirileceğine ilişkin CMK'nın "Delillerin tartışılması" başlıklı 216. maddesi;
"1) Ortaya konulan delillerle ilgili tartışmada söz, sırasıyla katılana veya vekiline, Cumhuriyet savcısına, sanığa ve müdafiine veya kanunî temsilcisine verilir.
2) Cumhuriyet savcısı, katılan veya vekili, sanığın, müdafiinin veya kanunî temsilcisinin açıklamalarına; sanık ve müdafii ya da kanunî temsilcisi de Cumhuriyet savcısının ve katılanın veya vekilinin açıklamalarına cevap verebilir.
3) Hükümden önce son söz, hazır bulunan sanığa verilir." şeklinde düzenlenmiş iken, 25.08.2017 tarihli ve 30165 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmündeki Kararname'nin 148. maddesi ile üçüncü fıkraya "Bu aşamada zorunlu müdafiin hazır bulunmaması hükmün açıklanmasına engel teşkil etmez." cümlesi eklenmiştir.
Buna göre; delillerin tartışılmasında ilk önce söz katılana veya vekiline, daha sonra Cumhuriyet savcısına ve en son olarak da sanığa ve müdafisine veya kanunî temsilcisine verilir. Görüldüğü üzere kanun koyucu, önce iddia, daha sonra da savunma makamında bulunan kişilerin söz alıp görüşlerini açıklaması gerektiğini kabul etmiştir. Cumhuriyet savcısı, katılan veya vekili, sanığın, müdafisinin veya kanuni temsilcisinin açıklamalarına; sanık ve müdafisi ya da kanuni temsilcisi de Cumhuriyet savcısının ve katılanın veya vekilinin açıklamalarına cevap verebilir. Bu kurallar tez (iddia) ile antitezin (savunmanın) çatışmasıyla sonuca (karara) ulaşılan bir sürecin karşılığı olan muhakeme sonunda sağlıklı bir karara ulaşabilmenin gerekli ve zorunlu şartıdır.
1412 sayılı CMUK’nın 251 ve 5271 sayılı CMK’nın 216. maddeleri benzer şekilde düzenlenmiş olmalarına rağmen her iki Kanun'da da, Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasının ne şekilde olacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak ceza yargılaması kurallarının her konuyu ayrıntısıyla düzenlemesi beklenmemelidir. Bu nedenle usul yasalarının düzenlemediği alanlar kişi hak ve özgürlüklerine aykırı olmamak ve yasanın ruhuna uygun olmak koşuluyla yorum ve kıyasla doldurulmakta ve bu uygulamalar benimsendikçe teamüle dönüşmektedir. Uygulamada esas hakkındaki görüşün mahkûmiyet yönünde olması durumunda, uygulanması talep edilen yasa ve maddelerinin açıkça belirtilmesi yerleşik ve benimsenmiş bir yöntemdir.
Öte yandan, iddia makamının esasa ilişkin görüşünü anlaşılır ve açık bir biçimde sunmasının savunma hakkının kullanılmasıyla da ilintili olduğunda kuşku yoktur. Zira sağlıklı bir savunma ancak sağlıklı bir iddia üzerine oturtulabilir.
Kamusal iddia makamını temsil eden Cumhuriyet savcısı, karar verilmeden önce, toplanan kanıtlara göre esasa ilişkin görüşünü açık ve anlaşılır bir biçimde ve eğer görüşü mahkûmiyete ilişkin ise mevzuatta yer alan yasa ve maddelerini de göstermek suretiyle açıklamak zorundadır.
Bu konuda öğretide; "İddia makamı, muhakeme boyunca, mütalaa mahiyetindeki hükümleri ile hâkime ışık tutacak, muhakemede tez ileri sürüp sentez elde edilmesine çalışacaktır… Savcılık son kararın nasıl olması gerektiği hakkındaki görüşünü esas hakkındaki mütalaası ile açıklayacak ve artık şüphesi kalmayıp mahkûmiyet kararı verilmesini düşünüyorsa o zaman, sanığın cezalandırılmasını isteyecektir… Tartışma sadece maddi meseleye taalluk etmez; muhakeme hukuki meseleyi de çözeceğinden, bu mesele hakkındaki görüşler de iddiada yer alacaktır." (Prof. Dr. Nurullah Kunter, Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta Yayınları, 9. bası, ..., ....193, 936-937.); "Ceza muhakemesi hükmünün kollektif olması gerekmesi sebebiyle, savcının son soruşturma safhasının sonuç çıkarma devresinde düşüncelerini bildirmesi yani esas hakkındaki mütalâasının serd etmesi, vazgeçilmez bir zarurettir. Diğer ilgililerin bir şey söylemeksizin işi mahkemenin kararına terk etmeleri mümkün görülebilmekle beraber, savcı bakımından böyle bir şey söz konusu olamaz; savcı her hâlde en son iddialarını söylemelidir. Bu itibarla, savcılık talep veya iddia durumunda olduğu konularda keyfiyeti hâkime (veya hâkimin takdirine) bıraktığını beyan ile yetinemez... Savcının esas hakkındaki mütalâasının alınması mecburî olmakla beraber, yargıcın bu ödevini yerine getirmekten kaçınan savcıyı zorlamak yetkisi bulunmadığından, bu gibi hâllerde son kararın esas hakkındaki mütalâa alınmadan verilebilmesi de kabul edilmektedir. Ancak böyle bir durum ceza muhakemesi hükmünün kollektif olmasına engel teşkil edeceğinden, yargıç veya mahkeme başkanı hiç olmazsa makamın başı olan savcıya müracaat edebilmeli ve esas hakkındaki mütalâasını vermeyi red eden yardımcı yerine bir başkasının duruşmaya çıkarılmasını talep edebilmelidir… Esas hakkındaki mütalaanın sadece sübuta yani maddi meseleye değil, hukuki meseleye de taalluk etmesi gerekir. Muhakemenin aynı zamanda hukuki meseleyi de halletmek zorunda olması, savcının bu konudaki düşüncelerini de bildirmesini gerektirmektedir." (Selahattin Keyman, Ceza Muhakemesinde Savcılık, Sevinç Matbaası, ..., 1970, ....258-262.) şeklinde görüşler bulunmaktadır.
Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasının alınmasından sonra yine 5271 sayılı CMK’nın 216. maddesinde yer alan sıralama gözetilerek taraflara söz hakkı tanınacağından, Cumhuriyet savcısının, davanın esasına ilişkin görüşü alınmaksızın ve hazır bulunan sanığa esas hakkında savunma yapma imkânı tanınmaksızın hüküm kurulması, ceza muhakemesinde sanığın en önemli haklarından biri olan savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracaktır.
Öte yandan, temyiz mercisince verilen bozma kararından sonra ilk derece mahkemeleri tarafından yargılamaya devam olunduğunda, dava henüz sonuçlanmamış bulunduğundan, ilk defa hüküm kurulurken "son sözün sanığa verilmesi" kuralı, bozmadan sonra başlayan yargılamalarda da "kamu davasının kesintisizliği ve sürekliliği" ilkesinin doğal bir sonucu olarak aynen geçerli olacaktır. Kovuşturmanın sona erdirilip hükmün tesis ve tefhimine geçilmesinden önce son söz alan tarafın sanık olması gerektiği şeklinde anlaşılması gereken "son sözün sanığa verilmesi" kuralına uyulmaması hâli, gerek "savunma hakkının sınırlandırılamayacağı" ilkesine, gerekse CMK'nın 216. maddesinin üçüncü fıkrasına açık aykırılık teşkil edecek ve bu durum, temyiz incelemesi aşamasında hükmün esasına geçilmeden önce bozma nedeni kabul edilecektir.
Öğretide; "Son söz sanığındır. Son sözün sanığa verilmesi, müdafaa bakımından çok önemlidir. Bunun içindir ki son sözün hazır bulunan sanığa verilmemesi mutlak temyiz sebebi, hukuka kesin aykırılık ve dolayısıyla bozma sebebi sayılmaktadır." (Nurullah Kunter-Feridun Yenisey-... Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku, 18. Baskı, Beta Yayınları, ... 2014, .... 1484.); "Hüküm safhasına geçmeden önce son söz hazır olan sanığa verilmek zorundadır. Bu hüküm silahların eşitliği ve suçsuzluk karinesi ilkelerinin gereği olarak düzenlenmiş, uyulması zorunlu ve emredici bir hükümdür. Son sözün sanığa verilmesi bozmadan sonraki yargılamada da uyulması zorunlu bir usul kuralıdır." (Yener Ünver-Hakan Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, 7. Baskı, ... Yayınevi, ... 2013, cilt: 2, .... 146–149.) şeklinde görüşler ileri sürülmek suretiyle, hükmün tesis ve tefhim edildiği duruşmada hazır bulunan sanığa mutlaka son sözün verilmesi gerektiği düşüncesi ittifakla benimsenmiştir.
Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;
Kamusal iddia makamını temsil eden Cumhuriyet savcısı, esas hakkındaki görüşünü açık ve anlaşılır bir biçimde ve uygulanması talep edilen yasa ve maddelerini de göstermek suretiyle açıklamak zorunda olduğundan, incelemeye konu dosyada 07.09.2021 tarihli oturumda Cumhuriyet savcısı tarafından beyan edilen ve CMK’nın 216. maddesinin 1. fıkrası uyarınca duruşmada ortaya konulan delille yönelik olan “Yargıtayın usul ve yasaya, dosya içeriğine, dosyadaki tüm delillere aykırı kararına karşı direnme kararı verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur” şeklindeki sözlerin esas hakkında mütalaa olarak geçerli ve yeterli kabul edilmesi olanağı bulunmamaktadır. Ayrıca duruşmada hazır bulunan sanığa son söz hakkı tanınmadan Cumhuriyet savcısının bozmaya uyulmasına yönelik talebinden sonra, bu talebe yönelik sanık ve müdafisine söz verildikten sonra yargılama bitirilerek hükmün tesis ve tefhim edilmesi, CMK'nın 216. maddesinin 3. fıkrasına açıkça aykırılık oluşturmaktadır. Dolayısıyla Yerel Mahkemece Cumhuriyet savcısının esasa ilişkin görüşü alınmadan, hazır bulunan sanık ve müdafisine esasa ilişkin savunma yapma imkânı tanınmadan ve sanığa son söz hakkı verilmeden direnme kararına konu hükmün kurulması suretiyle sanığın savunma hakkı kısıtlanmıştır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün yukarıda açıklanan bu usule aykırılıklar nedeniyle diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- ... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.09.2021 tarihli ve 309-323 sayılı direnme kararına konu hükmünün, Cumhuriyet savcısından esas hakkındaki görüşü sorulmadan, hazır bulunan sanık ve müdafilerine esasa ilişkin savunmaları tespit edilmeden ve sanığa son söz hakkı tanınmadan yargılamanın bitirilmesi suretiyle sanığın savunma hakkının kısıtlanması isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın ... 3. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 24.05.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.
Ceza Genel Kurulu 2022/246 E. , 2022/371 K. Sanığa son sözü sorulmadan verilen direnme kararı
“YARGITAY CEZA GENEL KURULU KARARLARI” sayfasına dön
Geçiş yap
- KATEGORİ TEMELLİ MEVZUAT DİZİNİ
- ↳ KAMU PERSONELİ HUKUKU MEVZUATI
- ↳ İŞ VE SOSYAL GÜVENLİK HUKUKU MEVZUATI
- ↳ YEREL YÖNETİMLER HUKUKU MEVZUATI
- ↳ VERGİ HUKUKU MEVZUATI
- ↳ YATIRIM TEŞVİK HUKUKU MEVZUATI
- ↳ MİLLİ EĞİTİM MEVZUATI
- ↳ CEZA HUKUKU MEVZUATI
- ↳ FİKRİ MÜLKİYET HUKUKU MEVZUATI
- ↳ KAMU İHALE HUKUKU MEVZUATI
- ↳ İNSAN HAKLARI HUKUKU MEVZUATI
- ↳ YURTDIŞI VATANDAŞLAR MEVZUATI
- ↳ KURTULUŞ SAVAŞI DÖNEMİ MEVZUATI
- HİYERARŞİ TEMELLİ MEVZUAT DİZİNİ
- ↳ KANUNLAR
- ↳ KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELER
- ↳ CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMELERİ
- ↳ TÜZÜKLER
- ↳ CUMHURBAŞKANI KARARLARI
- ↳ YÖNETMELİKLER
- ↳ TEBLİĞLER
- ↳ CUMHURBAŞKANLIĞI GENELGELERİ
- ↳ MÜLGA MEVZUAT
- YARGITAY KARARLARI DİZİNİ
- ↳ YARGITAY BÜYÜK GENEL KURULU KARARLARI
- ↳ YARGITAY CEZA GENEL KURULU KARARLARI
- ↳ YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARLARI
- ↳ YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ KARARLARI
- ↳ Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2017 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2019 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2020 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2021 Yılı Kararları
- ↳ YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ KARARLARI
- ↳ Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2017 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021 Yılı Kararları
- ↳ YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ KARARLARI
- ↳ Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2018 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021 Yılı Kararları
- ↳ YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ KARARLARI
- ↳ Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2018 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2019 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2020 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021 Yılı Kararları
- ↳ YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİ KARARLARI
- ↳ Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2017 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2018 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2019 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2020 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2021 Yılı Kararları
- ↳ YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ KARARLARI
- ↳ Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2019 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2020 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021 Yılı Kararları
- ↳ YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ KARARLARI
- ↳ Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2017 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2018 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2019 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2020 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021 Yılı Kararları
- ↳ YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ KARARLARI
- ↳ Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2019 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021 Yılı Kararları
- ↳ YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ KARARLARI
- ↳ Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2017 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021 Yılı Kararları
- ↳ YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ KARARLARI
- ↳ Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2017 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2018 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2019 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2020 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021 Yılı Kararları
- ↳ YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ KARARLARI
- ↳ Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2017 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2018 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2019 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2020 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2021 Yılı Kararları
- ↳ YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ KARARLARI
- ↳ Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2019 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2020 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2021 Yılı Kararları
- ↳ YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ KARARLARI
- ↳ Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2017 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2018 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2019 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2020 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2021 Yılı Kararları
- ↳ YARGITAY 16. HUKUK DAİRESİ KARARLARI
- ↳ Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2017 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2018 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2019 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2020 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2021 Yılı Kararları
- ↳ YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ KARARLARI
- ↳ Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2017 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2021 Yılı Kararları
- ↳ YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ KARARLARI
- ↳ Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2019 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2020 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2021 Yılı Kararları
- ↳ YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ KARARLARI
- ↳ Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2020 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2021 Yılı Kararları
- ↳ YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ KARARLARI
- ↳ Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2017 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2018 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2019 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2020 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2021 Yılı Kararları
- ↳ YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ KARARLARI
- ↳ Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2018 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2019 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2020 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2021 Yılı Kararları
- ↳ YARGITAY 23. HUKUK DAİRESİ KARARLARI
- ↳ Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2017 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2018 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2019 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2020 Yılı Kararları
- ↳ Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2021 Yılı Kararları
- MEVZUAT & İÇTİHAT PAYLAŞIM FORUMLARI
- ↳ T.C. RESMİ GAZETE ARŞİVİ
- ↳ YENİ / GÜNCEL MEVZUAT
- ↳ KAMU / MEVZUAT HABERLERİ
- ↳ CEZA MUHAKEMESİ KANUNU ŞERHİ
- DEVLET TEŞKİLATI & KAMU KURUMLARI DİZİNİ
- ↳ TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI
- ↳ CUMHURBAŞKANLIĞI
- ↳ DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
- ↳ İLETİŞİM BAŞKANLIĞI
- ↳ ADALET BAKANLIĞI
- ↳ AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI
- ↳ ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI
- ↳ ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
- ↳ DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI
- ↳ ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI
- ↳ GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI
- ↳ HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
- ↳ İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
- ↳ KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
- ↳ MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI
- ↳ MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI
- ↳ SAĞLIK BAKANLIĞI
- ↳ SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
- ↳ TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI
- ↳ TİCARET BAKANLIĞI
- ↳ ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANLIĞI