DARÜLHARPTE HÜSN-İ HİZMET VE YARARLIK İBRAZ EDEN MAHKÛMÎNİN MÜDDET-İ MAHKÛMELERİNİN AFFINA DAİR KANUN

Cevapla
Admin
Site Admin
Mesajlar: 3658
Kayıt: 20 Eyl 2018, 01:26

DARÜLHARPTE HÜSN-İ HİZMET VE YARARLIK İBRAZ EDEN MAHKÛMÎNİN MÜDDET-İ MAHKÛMELERİNİN AFFINA DAİR KANUN

Mesaj gönderen Admin »

DARÜLHARPTE HÜSN-İ HİZMET VE YARARLIK İBRAZ EDEN MAHKÛMÎNİN MÜDDET-İ MAHKÛMELERİNİN AFFINA DAİR KANUN

Kanun Numarası 135

Kabul Tarihi 14/7/1337 ( 1921)

BMM’den Tebliği Tarih: 16/7/1337 (1921)

Yayımlandığı Düstur Tertip: 3 Cilt: 2

KONU Bu kanun; ordunun asker ihtiyacı nedeniyle Birinci Dünya Savaşı sırasında cephelere gönderilen ve geri döndüklerinde tekrar cezalarını çekmek üzere hapishaneye konulanlardan askerlikte fedakârlık ve yararlılık gösteren cinayetten hüküm giymiş olan mahkûmların affedilmesi amacıyla çıkarılmıştır.

Madde 1-
Cinayetle maznun ve mahkûm ve cünhadan dolayı maznunen mevkuf ve mahkûm olup da Mükellefiyet-i Askeriye Kanununa ve darülharbe gidecek eşhasın tecil-i takibat ve muhakematına dair olan 19 Şubat 1330 tarihli kanuna tevfikan seferberliğin ilanından mütarekenin akdi tarihine kadar askere alınan ve o tarihe kadar askerde bulunmaları dolayısıyla her ne suretle olursa olsun mukaddema işledikleri cürümden dolayı haklarında takibat icrası tecil olunan eşhas hukuk-ı şahsiyeye halel gelmemek şartıyla affolunmuşlardır.

Madde 2- İşbu kanun tarih-i neşrinden muteberdir.

Madde 3- İşbu kanunun icrasına Dâhiliye ve Adliye Vekilleri memurdur.

ZABIT CERİDELERİNDEN

Abdülhalim Bey (Konya) — Cinayetle müttehem ve mahkûm olup cephelerde ibraz-ı fedakâri
eden eşhasın afları muvafık-ı ahkâm-ı Kur’an olup olmadığının tetkiki zımnında ulemadan müteşekkil
bir heyet-i ilmiyeye havalesini talep ederim.

Vehbi Efendi (Konya) — Efendim! Af herhâlde iyi bir şeydir. Velâkin gayrın hukukuna
tecavüz etmemek ve mahallinde vâki olmak şartıyla bu misillü erbab-ı cinayet ve erbab-ı kabahati
mahpushaneden aldık, askere götürdük, acaba vazifelerini bihakkın ifa ettiler mi, gittikleri yerlerde
ne gibi ahval zuhur ettiğini bildiğimiz ve dinlediğimiz var mı? Bununla beraber bunlar içerisinde farz
edelim bazıları vazife-i askeriyesini bihakkın ifa ederek gelmiş olsun. Şimdi onun cinayet işlediği aile,
hanedan, eşhas, onların gözü önünde ceza görmeksizin bu adamın gezdiğini görürse müteessir olmaz
mı? Şimdi onların tesiratını nazar-ı itibara almalı. Sonra heyet-i içtimaiyeye yapmış olduğu kötülükten
yani âlemin intizamını, ahengini bozmuş olduğundan, herkesin nazarında bir ceza görmesi matlup
iken şimdi onu çıkarıp da o cinayet ettiği adamların gözü önünde gezdirmek doğru mudur efendiler?
(Doğru değil sesleri)
Kanunun maddesinde hukuk-ı şahsiyeye tecavüz etmemek şartıyla deniyor. Fakat Efendiler! Adliye
teşkilâtı ortaya konalı hukuk-ı umumiyeden başka hukuk-ı şahsiye aranıyor mu ve aradığı vakit kim
arıyor? Adliye teşkilâtında aranan ancak hukuk-ı umumiyedir ve görülen de hukuk-ı umumiyedir.
Hukuk-ı şahsiye daima gaip ve heder olmaktadır. Esasen diyebilirim ki bizim inhitatımıza başlıca
sebep budur. Hukuk-ı şahsiyenin ziyaıdır. Binaenaleyh bu erbab-ı cinayeti vara yoğa affedip de onları
şımartmakta bir mana yoktur efendiler.

Neşet Nâzım Bey (Kengırı1) — Efendim! Malûm-ı âlinizdir ki seferberliğin ilanı anında
Hükûmet, cinayet ve ağır cünha ile mahkûm olan birtakım eşhası, ihtiyaca binaen askere göndermek
mecburiyetinde bulunmuş ve bunlar için de bir kanun yapmış; Heyet-i Vekileden bir kararname
ile çıkmış. Bu kararnamede, bu gibi eşhasın harp meydanında ibraz-ı liyakat eyledikleri takdirde
mücazatlarının af veya tahfif edileceklerini vaad etmişti. Yani birinci vaid halinde bulunuyordu.
Yalnız burada fazla olarak bir fıkra bulunuyor ki o da ibraz-ı liyakat ve şecaat ettiklerine dair mensup
oldukları kolordu, fırka kumandanlarının vesikalarının nezdlerinde bulunmasını şart kılmıştır.
Malûm-ı âliniz harbin neticesi gayet elîm bir vaziyette tecelli etti. Terhis muamelesi de muntazam
bir şekilde icra edilmediği için askerlerin birçoğu vesikalarını mensup oldukları kolordu ve fırka
kumandanlıklarından alamadılar. İşte bu saika iledir ki Hükûmet böyle vesaiki bulunmayan bu
gibi eşhası mahallî müddeiumumilerinin tevkif ettiklerini gördü. Bu esas üzerine Heyet-i Vekile
bir kanun getirmişti. Bu encümenimize geldi. Tetkikat-ı lâzımede bulunduk, icabı veçhile müzakere
edildi ve hakikat-i hal netice-i harbin böyle fena bir şekilde tecelli etmesi nazar-ı itibara alınarak
bunlardan bir kısmının bu gibi vezaifte bulunamaması ve birçoğunun beş sene gibi uzun müddet
harpte ibraz-ı liyakat ve şecaat ettikleri nazar-ı itibara alınarak yalnız bu beş senelik hizmeti kâfi
gördü. Bu itibarla bunların 19 Temmuz tarihinde yapılan kanuna istinaden vaadini kanun şeklinde
tespit ederek cezalarının affı için Heyet-i Âliyenize takdim etti. Yani evvelce 19 Temmuz 1337 tarihinde
bu gibi ceraim ashabının bilâhare ibraz-ı liyakat ettikleri takdirde affedilecekleri vaad edilerek bir
kanun yapılmıştır. Yoksa Hoca Vehbi Efendi Hazretlerinin buyurdukları gibi bir katilin, bir caninin
affolunarak bunlardan mutazarrır eşhasın yanında gezmelerini encümen de istemez, Heyet-i Âliyeniz
de istemez. Binaenaleyh bir mesele vardır. Hükûmet bunu vaad etmiştir. (Doğru sesleri) Ve bunlar da
beş sene hizmet etmiştir. Bu itibarla o kanuna istinaden bu kanunun kabulü zaruridir
Cevapla

“KURTULUŞ SAVAŞI DÖNEMİ MEVZUATI” sayfasına dön